BEDAVAODEVNET - dilde kirlenme

  Ana Sayfa
  sergüzeşt sami paşazade sezai kitap özeti
  mause(fare) nedir
  insan hakları şiir
  şeyh sait isyanı
  kurtuluş savaşı güney cephesi
  van gogh hayatı
  atatürk ün hayatı kısa
  ahir zaman ilahi sözleri
  monitör nedir
  kaygusuz abdal-hoca dehhani ve süleyman çelebi
  böbrek rahatsızlığında teknolojik gelişmeler
  dilde kirlenme
  camini bölümleri
  caminin toplumsal açıdan önemi
  peygamberimizin temizliğe verdiği önem
  İletişim

Dilde Kirlenme üzerine

Dilde Kirlenme üzerine 

Ülkemizde yabancı dilin Türkçe üzerine genelde olumsuz bir etkisi olduğu iddia edilir. Buna göre, yabancı diller anadilin gelişmesini engeller, dolayısıyla dilimizi yabancı etkilerden korumak için önlemler alınmalıdır. Kanımca bu yanlıştır. Nedenlerini açıklayalım.

1. Yabancı diller kendi başlarına bir ülkenin anadilini etkileyemezler. Etkilerse de bu illaki olumsuz olmak zorunda değildir. Bir dil konuşulursa etkili olmaya başlar. Yabancı bir dili, kendi anadilini olumsuz etkileyecek denli amacı dışında kullanan kişilerin sorgulanması gerekir. Burada o halde yabancı dil değil, onu yanlış kullananlar vardır.

2. Yabancı dil kullanımı konusunda, demek ki eğitimimiz yetersizdir. Yabancı dillere olumsuz tavır alacağımıza, yalnızca yabancı dil eğitimimizi değil, aynı zamanda anadil Türkçe eğitimimizi de gözden geçirmeliyiz. Yalnızca okul eğitimini değil, ömür boyu eğitim de ihmal edilmemelidir.

3. Kendi dil ve kültürünü yeterli ölçüde pekiştirememiş toplumlar dış etkilere karşı savunmasız kalırlar (benzetmek gerekirse, tıpkı askeri alanda olduğu gibi). Bireylerin, dolayısıyla toplumların bağışıklık düzeyi, etkilenme düzeyi ile doğru orantılı olur.

4. Bugün yabancı dillerin (özellikle İngilizce’nin) etkisinden yakınıyorsak, bu şu anlama gelir: “Hem anadil Türkçe, hem yabancı dil eğitiminde sorunlar var demektir!”

5. Türkçe eğitiminden memnun muyuz? Yanıt için, gazetelere, öğrencilerin başarılarına, televizyonların diline, gazete ve kitap satışlarına bakmamız yeterli olacaktır.

6. Yabancı dil eğitiminden memnun muyuz? Yanıt için, şöyle bir etrafımıza bakmamız yeterli. Orta okul, lise ve üniversite sıralarında yıllarca yabancı dil dersi görüp de, hala konuşamamakta ve yazamamaktayız.

7. Yabancı bir dilin (olumsuz) etkisini biz ne zaman hissederiz? Türkçe olması gereken metinlerde, tabelalarda, mönülerde, gazete ve haberlerde gittikçe artan oranda yabancı sözcüklerle karşılaştığımız zaman. Peki, yabancı sözcükleri kimler kullanır? Yabancı dil bilenler mi yoksa biliyor görünmek isteyenler mi? Şöyle bir araştırma yapılmalı: Örn. Çanakkale’de herhangi bir cadde üstünde bulunan tabelalara bakarak, eşit oranda, yabancı ve yerli sözcük tercihine göre belirli sayıda mağazada anket uygulayalım. Sonuç sanırım, yabancı dilde tabela sahibi olanlardaki dil bilen oranı, Türkçe tabela sahibi olanlardan daha düşük çıkacaktır. Bir (ya da birden fazla) yabancı dil bilen kişilerin Türkçe duyarlılığı, bilmeyenlere göre daha yüksektir. Bilmeyenler konuşur ve yazarken, özentiyle o eksikliği araya üç beş yabancı sözcük sıkıştırarak kapatmaya çalışır.

8. Genel olarak; kitle iletişim araçlarının bu denli yaygınlaştığı günümüz dünyasında, her toplumda en az bizdeki kadar dış etkenlere açık bir durum yaşanmaktadır. Benzetmek yerindeyse, evinizin çatısı açıksa içeriye yağmur da yağar kar da. Bu kaçınılmazdır. Tek sorun, evinizin (yani kültürünüzün) içine sızan yabancı cisme karşı bağışıklığınızın, tolerans (“direnme” anlamında) gücünüzün olup olmadığıdır. Basın yayın araçlarının bizden de gelişkin olduğu ülkelerde, örn. Almanya’da da İngilizce etkisinden söz edilir. Fakat bizdeki kadar durum vahim görülmez. Çünkü eğitim yoluyla bu sorunun üstesinden gelineceği bilinir. 

9. Yakınmakla, yabancı dili yaşamımızdan çıkarmakla, yabancı dil ve kültürlere kendimizi kapamakla sorunu çözemeyiz. Çözüm için hem anadil hem de yabancı dil eğitiminde başarıyı artırmak zorundayız. 

10. Başarının artmasının yolu ise, ezbere dayalı, içselleşmemiş, özümsenmemiş bilgi yerine, eğitimde uygulamaya dayalı, öğrenileni kullanmaya özendiren, anadil ve yabancı dil örneğinde, okumayı teşvik eden ve ödüllendiren bir tutumu benimsemekten geçmektedir. Bilgiyi yükleyerek değil, uygulama ile ona nasıl ulaşacağını ve kullanacağını benimseten bir eğitim. Dilin kirlenmesi, kendiliğinden olmaz. Sorun, dilini geliştiremeyenlerin tedbirsizliğidir. Kirlenen dili konuşanlardır, dil değil. Kirlenmiş bir oluktan temiz su akmaz.

Prof.Dr. Ali Osman ÖZTÜRK
Yabancı Diller Bölüm Başkanı


DİL KİRLENMESİ ÜZERİNE / PROF. DR. ZAFER ÖNLER

Tarih boyunca toplumlar birbirleriyle sürekli bir ilişki içerisinde olmuşlardır. Bu ilişkiler kimi dönemlerde savaşlar, doğa olayları ve göçlerle yoğunluk kazanmıştır. Bütün bu ilişkiler beraberinde doğal olarak çok çeşitli alanlarda toplumsal etkileşimleri getirmiştir. Toplumsal ilişkiler doğal olarak kültürel etkilenmeler ve alışverişleri doğurmuştur. Süreç içerisinde, toplumlar arası etkileşim ve buna bağlı kültürel alışveriş sürekli artış göstermiş, günümüzde baş döndürücü bir hıza ulaşmıştır. Dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan bir nesne, düşünce ya da herhangi bir kavram, kitle iletişim araçlarının günümüzdeki gelişmişliğinden dolayı çok kısa sürede tüm dünyaya yayılır olmuştur. Farklı toplumlarda ortaya çıkan bu yeni kavramlar doğal olarak üretildikleri toplumdaki adlarıyla birlikte alınmaktadır. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, diller arasında sözcük alışverişi gittikçe artmıştır. Bu nedenle, hiçbir dil yabancı kökenli sözcüklerden tümüyle arınmış, katışıksız değildir. 

Günümüzde bilim ve teknolojinin kazanmış olduğu baş döndürücü hız, hayatımıza her gün, geçmişe oranla çok daha fazla kavramın girmesi sonucunu doğurmuştur. Bilimsel ve teknolojik alanlarda dahil, sosyal, dünsel iletişim, ve çeşitli sanat dallarında her gün ortaya çıkan binlerce kavramın hemen hemen tümü yabancı toplumlarda, özellikle batı toplumlarında üretilmektedir. Bu yeni kavramlar toplum yaşamımıza girerken doğal olarak yabancı karşılıklarını da birlikte getirmektedir. Bu durum, dilimize her gün yüzlerce yabancı sözcüğün girmesi anlamına gelmektedir. 

Yukarıda değinilen nedenlerden dolayı dilimize her gün artan bir hızla doluşan İngilizce sözcükler, kimi alanlarda çok daha yoğun olmak üzere karma bir dil görünümü sergilemektedir. 

Türkçe'deki yabancı sözcük sorunu yalnızca Türkçe'de karşılığı bulunmayan kavramların yabancı adlarıyla kullanılması sorunu değildir. Hiçbir gereksinim olmaksızın Türkçe'nin temel söz varlığındaki sözcüklerin yerine yabancı karşılığını yeğleme biçimindeki tutum gittikçe yaygınlık kazanmaktadır. Bu olgu, özellikle bazı aydın kesimlerde haklı bir kaygı uyandırmakta ve yerinde bir nitelemeyle dil kirlenmesi terimiyle adlandırılmaktadır. 

Dil kirlenmesi denen olguyla, dergi, televizyon ve iş yeri adlarında somut bir biçimde yüz yüze gelinmektedir. Örneğin yıldız yerine star, gösteri yerine show, güncel yerine aktüel gibi. 

Bu tutumun tabii ki çok çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Toplumumuzun uygarlıktaki yeri bunun baş nedenini oluşturmaktadır. Toplumumuzca olarak tüm doğu toplumlarında olduğu gibi bilim, teknoloji, iletişim, ekonomi, düşünce yaşamı, sosyal alanlar, psikoloji, kısacası akla gelebilen hiçbir alanda dünyaya sunacağımız, buluş, kuram kısacası yeni kavram üretilememektedir. Dolayısıyla batıdan aldığımız kavramların adlarını Türkçeleştirmek gerekirken, tam tersine birçok alanda Türkçe sözcüklerin yerini İngilizceleri almaktadır. 
Kişinin kendinden üstün gördüğü kimselerin tavır, davranış ve konuşma biçimlerini taklit etmeleri gibi toplumlar da uygarlıkta kendilerinden üstün gördükleri toplumlara karşı bir hayranlık geliştirir ve o toplumların davranış biçimlerinden dile hatta jest ve mimiklere değin geniş bir taklit etme tutumu geliştirirler.

Bu taklit tutumu özellikle kimi aydınlarda dramatik bir görünüm alabilir. Özellikle yabancı dil bilen hatta öğrenimini yabancı ülkelerde öğrenim gören kimi aydınlarda, yabancılara özgü davranış biçimleri içine girme, yabancı sözcük yeğleme, bir ayrıcalık, bir üstün sosyal statü göstergesi gibi dışa yansır. Ne yazık ki toplumumuzda yaygın bir olgudur bu.

Di kirlenmesi olgusunun nedenlerini tek tek sıralamak ve bunların sosyokültürel temellerini irdelemek bu yazı çerçevesine sığacak bir konu değildir. Çok boyutlu bir konu olan ve farklı nedenlerden kaynaklanan dil kirlenmesi sorunu üzerinde ayrıntılı irdelemelerde bulunmak ve ayrı ayrı çözüm önerileri geliştirmek gerekir.

Prof. Dr. Zafer ÖNLER
Türk Dili Bölüm Başkanı

Bugün 22 ziyaretçi (28 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol